CHP Silivri’nin örgüt toplantısını takip edince, aynayı konyayı gördük. Herkes, kavga gürültü çıkıp, büyük tartışma ve olayların olacağını düşündü. Ama beklenenin tam aksine, sakin bir ortam hâkimdi. Selami Değirmenci’nin çıkışları damga vurdu sadece. Bu da en tabi... Malum, Değirmenci en çok muhalif kişiliği ile tanınıyor.
Özcan Işıklar’ın, ilçe başkanlığı seçimlerinde Erdoğan Ataç’a verdiği destek ile Değirmenci’nin ilçe başkanlığı yarışından galip geldiği anlar gözümün önünde canlandı birden. Değirmenci, her zaman muhalefet olmuştur parti içinde. Önceki günkü toplantıda da öyleydi.
Abdullah Yıldırım, “Birlik olalım kim aday olursa” çağrısı yaparken, Değirmenci, Özcan Işıklar için “Zor gözüküyor” diyerek kendisinin destek vermeyeceğini açıkça ifade etmiş oldu.
Değirmenci’nin bu huyunu seviyorum aslında. En azından rengi belli. Peki ya rengini belli etmeyenler? Bunlar başkan aday adayları demiyorum ama siyasi yarışlarda yüzüne gülüp arkasından iş çeviren çok sayıda kişi tanıyoruz. Bunun en iyi örneğini AK Parti Silivri’de gördük…
***
Siyasetteki dengeler o kadar çok değişiyor ki, 2009’da başkan yardımcısı olan Abdullah Yıldırım’ın “Selami’yi çizeceğim” sözleri de aklıma gelmiyor değil. (Biz böyle manşet atmıştık.)
Hele ki Hüseyin Şahin… Tam bir Işıklar muhalifi. Yıldırım ve Değirmenci’yi ayrı bir tartıya koyun, Şahin’in Işıklar’a olan nefretini bastıramaz. Örgüt toplantısında nezaketen bile olsa Özcan Işıklar’ın elinin sıkmamak için elinden geleni yaptı. Sürekli yer değiştirip dolaşıp durdu. Olsun sıkmasın. Bugün elini sıkmaz, yarın Işıklar aday gösterilip yeniden başkan seçilirse, başını tutar. “Ben ne yaptım” diye…
İki elini iki şakağına dayar, “Keşke aramız iyi olsa” diye iç çeker. Eski günlerdeki gibi...
***
Ben aklıselim olan bir CHP’linin kavga gürültü ile seçime gireceğini zannetmiyorum Yılmaz Kandemir dışında. Çünkü “Atatürkçüyüz, çağdaşız, layikiz, memleket elden gidiyor kurtarmalıyız, önce Silivri, sonra İstanbul, sonra Türkiye’yi kazanacağız” diyorlarsa, bu aday kim olursa olsun arkasında durmalılar. En kötü kişi bile olsa. Parti adayının kazanmasını engellemek, Atatürk’e en büyük ihanettir ona bakılırsa.
***
Elbette Işıklar’ın işi bu durumda hiç kolay değil. 2009’da örgütün en önemli isimlerinin desteğini almışken, şimdi pek kimse yok etrafında. Burada da B planı ortaya çıkıyor. Meclis kadrosundaki isimlerde büyük bir revizyona gideceğini biliyoruz; ama doğru isimlerle tekrar iktidar kaçınılmaz olur. Yıldırım, Şahin ve Değirmenci olmasa bile, iyi bir meclis kadrosu yaparsa, o furya yine iktidara götürebilir…